OĞULLARIMA ve KIZLARIMA

Yiğit oğullarım ve güzel gözlü kızlarım,
sizi çok seviyorum ve halinizi gördükçe ağlıyorum;
anneniz benden daha çok ağlıyor...

Sizin anne babalarınızı ne zor şartlarda yetiştirmiş,
babalarınızı birer aslan,
annelerinizi de mis kokulu çiçekler olarak görmüştük.

Benim o aslan oğullarımın bir gün birbirine saldıracağı hiç aklıma gelmemişti.

Bir millliyetçilik çıkarmışsınız...
Doğrusu ben sizin kadar çok kelime bilmezdim,
beni geçtiniz, bununla da gurur duyuyorum.

Babalar oğulları kendilerini geçince sevinirler.
Ama bazı oğullar babalarını geçmekle övünüyorlar,
bunu yapmayın.

Milliyetçilik; karıma, çocuklarıma bir hayvan saldırdığında onları korumak
ve onlar yaşasınlar diye et ihtiyacımız için hayvan kesmekti.
Şimdi benim zavallı yavrularım
kendi karınlarını doyurmak için kardeşlerinin kanını içiyorlar,
kendilerine söylenmiş en küçük kötü sözleri büyütüp savaş yapıyorlar.

Ah benim zavallı evlatlarım,
keşke hepinizin kardeş olduğunuzu hatırlasanız.

Oğlum Jaco, kardeşi Nasiye için ne fedakarlıklar yapardı,
onu ne çok severdi.
Ama nereden bilecekti ki bir gün kendi oğulları;
o dünyalar güzeli, melek kalpli kardeşinin
kızlarının karnını deşip çocuklarını çıkaracaklar...

Cesur oğlum, bunu okurken,
"evet deşiyor bazıları" diyeceksin;
halbuki o deşiyor dediklerin de seni öyle biliyorlar, kitaplarına öyle yazıyorlar.
Masum çocuklarınızı bu yanlışlarla birbirine düşman olarak büyütmeyin.

Hepinizin kanı benim kanım, kimseninki daha soylu değil.
Kimse kimsenin günahını da sevabını da almaz.

Doğarken günahkar doğmuyorsunuz...
Ve yine, doğarken atalarınızın kahramanlığını kanınızda taşımıyorsunuz.
Kan şerefli olmaz evlatlarım, insan şerefli olur.
Bazen melekten şeytan doğar, bazen de şeytandan melek.

Şimdi insanlar birbirlerinin kalbine değil de
kimden doğduklarına bakıyorlar.
Hiç balın nereden çıktığına,
pisliğin bir zamanlar ne tatlı olduğuna bakılır mı!

Birbirinize Rus, Arap, Japon diyorsunuz.
Biz de babalarınızı bu isimlerle çağırırdık
ama onların çocuklarının bu isimler yüzünden helak olacağını bilemedik.

Hepinizin içinde iyi kalpli insanlar var.
Bunlar bizim sevdiğimiz tek millettir.
Sizin isimlerinizi değil kalplerinizi seviyorum yavrularım.

Kalplerinizi iyilikle doldurun.
Birbirinize hayvanlar gibi saldırmayın.
Bunu gördükçe gözlerimden kan akıyor...

Babanıza inanın ve kalplerinizdeki kötülüğü çıkarın.
Sizi sevdiğim için söylüyorum bunları...

İhtiyar babanız ve anneniz sizi çok seviyor
ve tertemiz yavrularına sarılacakları günü bekliyorlar...

Kucağımıza geldiğinizde;
elinizde kardeşlerinizin kanıyla,
kalbinizde düşmanlıkla
ve dilinizde küfürle gelmeyin.

Özgür Sehuhu Özkan
(Konya, 2007)